Birçoğunuz daha önce duymuşsunuzdur bu terimi bazılarımız merak edip araştırmış bazıları da önemsememiş olabilir..Benim NLP ile tanışmam ÖSS döneminde Psikoloji kitaplarına gömüldüğüm dönemlerde oldu..O dönemde okuduğum Sınırsız Güç (Anthony Robbins) kitabı NLP yi anlatan gayet hoş bir kitaptır..Hala kitaplığımda zevkle yer verdiğim bu kitaptan zaman zaman faydalanıyorum..Ayrıca üniversitede aldığım bir derste ödev konusu olarak NLP yi anlatmıştım..Hatta bununla yetinmeyip şuanda okuduğum bölümde de joomla ile NLP konulu bir site hazırlamıştım..Gördüğünüz üzere NLP oldukça ilgimi çeken bir konu:) Peki nedir bu NLP??Ne işe yarar??Biraz bunlara göz atalım..
1970’li yılların başında California-Santa Curus Üniversitesinde Richard Bandler, Gestatt ekolünü araştırırken ona aynı üniversitede dilbilimci olarak çalışan John Grinder de katılır. Araştırmaları sırasında dönemin ünlü terapisti Milton Erickson’un başarıları dikkatlerini çeker. M. Erickson bilinen yöntemlerle çok uzun sürecek tedavi sürecini çok kısaltmış ve daha az çaba gerektirecek yeni yöntemler keşfetmiştir. Bu başarıyı inceleyen J. Grinder ve R. Bandler aynı başarıyı elde etmek için onu modellemeye başladılar. Bu yöntemde davranış ve düşüncelerimizde bilinçsiz aklın büyük büyük rolü olduğu tezi vardı. M. Erickson bilinçsiz akılla nasıl iletişim kurulabileceğini ve bilinçsiz aklın çalışma prensiplerini bulmuş; böylece pek çok insana değişimi kolayca sağlamıştır. R. Bandler ve J.Grinder M. Erickson’un bu yönlerini modelleyerek çalışmaya başladılar. Yaptıkları uygulamalar sonucunda kendileri de M. Erickson’un elde ettiği sonuçları almaya başladılar. Dönemin ünlü aile terapisti Virginia Satir’in yaptığı çalışmalar da çok başarılıydı. İnsanlarla kurduğu iletişim ve sistem düşüncesi bu başarının temeliydi. Virginia Satir’in modellenmesi de aynı başarıyı getirdi ve önceki bilgilerle birleşince yeni ufuklar açtı. Önceden yapılan araştırmalarda başarısızlığın sebepleri, başarısızlığın nasıl önlenebileceği üzerinde yoğunlaşmıştı. J. Grinder ve R. Bandler, başarısızlığın nedenleri değil başarının nasıl elde edildiği üzerinde durarak bu işe başladılar. “Başarı nedir? Kimler başarılı oluyorlar? Başarılı insanların ortak yönleri nelerdir? Çok çalışanlar mı başarılı oluyorlar?” Gibi birçok temel sorunun cevabını araştırmaya başladılar. Bu arada çok can alıcı bir soruyu da araştırdılar: “Başarı bir tesadüf mü yoksa öğrenilebilir mi? ya da başka bir deyişle herkes başarılı olabilir miydi?” Bu soru. Başarılı insanlar üzerinde yaptıkları araştırmalarda başarılı insanların ortak özelliklere sahip olduklarını ve bu özellikler sayesinde başarı gösterdiklerini gördüler. Başarısız insanların da ortak yönleri olduğunu gördüler. Başarısız ve başarılı insanlar arasındaki farkları belirlediler. Ve şöyle sonuçlara ulaştılar: “BAŞARI, BİR TESADÜF DEĞİLDİR! Her insan başarılı olabilir. Bazı insanlar başarılı olmayı farkında olmadan öğrenirken bazıları yine farkında olmadan başarısız olmayı öğrenmektedirler. Başarısızlığı öğrenen insanlar ne kadar çalışsalar da başarıyı yakalayamıyorlar. “ J. Grinder ve R. Bendler çalışmalarında “neyin, nasıl, kötü yapıldığı üzerinde durmak yerine “neyin, nasıl iyi yapıldığı” üzerinde yoğunlaştılar. Kazandıkları bilgi ve deneyimler ışığında başkalarına da başarılı olma yollarını öğreterek onlara da başarılı olma becerisi kazandırdılar. Wayt Woodsmall Bendler ve Grinder’in çalışmalarına katılmış ve özellikle de modelleme konusunda NLP’ye yeni bir boyut kazandırmıştır. Yaptıkları çalışmaları ve buluşlarını Neuro Linguistic Programming (NLP) adı altında sistemleştirdiler. Türkçe’de “Sinir Dili Programlaması” şeklinde adlandırılan bu bilim dalı Amerika ve Avrupa’da kısa zamanda yaygınlık kazandı. Ardından dünyanın pek çok ülkesiyle birlikte Türkiye’de tanınıp yaygınlaştı. Son yıllarda ülkemizde bir çok kişi NLP üzerinde çalışmaya başladı ve NLP hızlı bir şekilde yaygınlaştı.
GEÇMİŞ YAŞANTILARIMIZIN BUGÜNKÜ YAŞANTIMIZA ETKİSİ
Bildiğimiz gibi bizim anne karnındaki yaşantımız dahil hiçbir şeyi unutmuyoruz bilinçsiz aklımızda saklı (bilinçaltımızda saklı) Anne sütünün tadını,söylediği ninni seslerini,gösterdikleri sevgi mimikleri ve hatta kulağımıza okunan ezanı dahil unutmuyoruz bilinçsiz aklımıza depolanıyor Tabi ki negatif telkinler negatif olaylar ve negatif düşüncelerde bilinçsiz aklımızda depolanıyor Bilinçsiz aklımızda bu pozitif yada negatif seslerin,duyguların,düşüncelerin,tatların,kokuların toplamı bizim yaşam biçimimizi belirtirler. Mantığımıza ters düşse de değiştiremediğimiz şeyler vardır.Mesela(ben şu kadar yıl üniversite okudum hala niye çekingenim kendimi rahat ifade edemiyorum) gibi iş adamı olduğum halde niçin toplum önünde rahat konuşamıyorum gibi! • Çok yememem gerektiğini biliyorum ama çok yemekten kendimi alamıyorum gibi. • Ben başarılı olamam gibi • Hayır demem gerektiğini biliyorum ama hayır diyemiyorum gibi • Sinirlenmemem gerektiğini biliyorum ama kendimi tutamıyorum gibi • Çocuklarıma sevgi göstermem gerektiğini biliyorum ama gösteremiyorum gibi • Verimli çalışmam gerektiğini biliyorum ama okuduğumu anlıyorum, kendimi derse veremiyorum gibi • Hafızamın güçlü olduğunu biliyorum ama unutkanlığımın önüne geçemiyorum gibi • Çok değerli olduğumu bildiğim halde bir türlü kendimi değerli hissedemiyorum gibi • Sevdiklerim yanımda olduğum halde kendimi yalnız hissediyorum gibi • Yanlış olduğunu bildiğim halde inatçılıktan bencillikten kendimi alamıyorum gibi • Yanlış olduğunu biliyorum ama negatif kendimi düşünmekten kendimi alamıyorum gibi • Çok çalışıyorum ama bir türlü başarılı olamıyorum gibi • Yanlış olduğunu biliyorum ama başkalarını eleştirmekten kendimi alamıyorum gibi • Yanlış olduğunu biliyorum ama zararlı alışkanlıklardan (sigara, alkol, uyuşturucu, kumar) kendimi alamıyorum gibi Mantığımızla (bilinçli aklımızla) çözemediğimiz bütün soruların altında bilinçsiz aklımızın yanlış yada eksik öğrenmeleri yatar. Bilinçsiz aklın bu yanlış yada eksik öğrenmeleri geçmişimizin herhangi bir döneminde de başlaya bilir, geçmişimizin tamamını da kapsayabilir.Mesela evlenene kadar mülayim , sakin ve dengeli olan kişinin evlendikten sonra eşiyle çok kavga etmeleri sonucu sinirlilik oluşması gibi. Bebeklikten itibaren annenin çok aşırı ilgisi , çocuğa hiçbir sorumluluk verilmemesi ,aşırı derecede korunması ve her istediğinin yapılması sonucu çocukta oluşan sosyal fobi . Bu tür sorunların çözmenin yolu NLP’nin kişiye göre uygun yöntemleri kullanarak geçmişini yeniden düzeltmektir. Bir ağaç düşünün bir de bahçıvan . Ağacın verimli bir toprağa dikilmesi gerekir ki, ağaçtan besinlerini alabilsin. Bahçıvanın ağacı sulaması gerekir, ağacın güneş görmesi gerekir, ağacın korunması gerekir. Bir çocuğunda sağlıklı bir kişilikte yetişmesi için dengeli bir beslenmeye ihtiyacı olduğu gibi , dengeli bir sevgiye , dengeli bir ilgiye , dengeli bir değere , dengeli bir güvene , dengeli bir gurur duygusuna , dengeli bir motivasyona v.s ihtiyacı vardır. Dengeli diyorum çünkü nasıl bir ağaca fazla su verince çürür hiç su vermeyince kurursa çocukta gerekli olan sevgiyi , ilgiyi, güven duygusunu yeteri kadar almazsa sorunlu olur , bu duyguları aşırı alırsa da sorunlu olur. Bana bireysel danışmanlık için gelenlerin çoğunda özgüven ve özdeğer eksikliği çıkar . Çoğunlukla da özgüven ve özdeğer eksikliklerinin farkında da değillerdir aslında bana hayır diyememe , aşırı verici olma , çekingenlik, sosyal fobi, inatçılık, alınganlık, çalıştığı halde başarılı olamama, sorumluluk alamama, sinirli, panik, mutsuzluk, aşırı tepki verme, duygularını yaşayamama, karamsarlık, heyecanını kontrol edememe, kendini veya kendi bedenini beğenmeme, karar verememe, tikler, tırnak yeme gibi sorunların bir veya birkaç tanesinden gelirler , onlara NLP’nin kişiye göre uygun yöntemlerini kullanarak öz güven kazandırdığımızda diğer sorunların kendiliğinden çözüldüğünü görürüz. Bir dershane’nin öğretmenlerine eğitim verirken dershanenin müdürü şu soruyu sordu ‘ ben 20 yıllık öğretmenim ve uzun zamandır da kişisel gelişim kitapları okuyorum’ kişisel gelişimcilerin hep söylediği bir söz var; ‘Bir insan bir işi başara bilirse bunu herkes başarabilir. Oysa öğrencilerinin bir kısmı çok çalıştığı halde başarılı olamıyorlar, bazları ise normal bir çalışma ile olabiliyorlar;sizce bu bir tezat değil mi? Harika bir soruydu bu; çünkü beni bugünkü konumuma bu soru getirmiştir. Lise yıllarında kendimi üniversite okumaya layık görmezdim ve üniversite okuyabilecek kadar da zeki görmezdim.O yüzden en büyük hayalim elektirikçi olmaktı ve yine bu yüzden sınıfın sondan üçüncüsüydüm . O yıllarda üniversite sınavı 2 basamaklıydı hiç çalışmadan girdiğim birinci basamakta çok iyi puan alınca acaba kazanabilirmiyim sorusuna arkadaşlarımın sen çalışırsan kazanırsın telkinleri de eklenince herhalde kazanacağıma inandım ki gece gündüz çalıştım ve kazandım. Kazanmıştım ama bu seferde kendimi okulu bitire bilecek kadar zeki görmüyordum. O yıllarda şimdiki Devlet Bakanı Prof.Dr.Beşir Atalay’ın bir konferansına katılmıştım ,konferansının sonunda (Bir insan bir işi yapa biliyorsa bunu herkes yapa bilir)demişti ve ben bu sözü günlerce düşünmüştüm... Bu söze inanmak istiyordum ama hep aklıma (bende çok çalıştığım halde niye başkaları kadar başarılı olamıyorum) sorunu takılıyor.Yıllarca bu sorunun cevabını aradım ve kendimi aşmaya çalıştım. Bir çok yöntem denememe rağmen olan güvenimi başarımı Oğuz Saygın vesilesiyle tanıştığım NLP sayesinde arttıra bildim . Çekingenliğimi hatta psikomatik gastrit rahatsızlığımı çözebildim. Kendi kendime yıllarca sorduğum ve cevabını NLP’de bulduğum soruyu şöyle cevaplamaya başladım. Bir gemi düşünün , geminin bodrum katı olduğunu düşünün ve bu geminin üzerindeki bütün artıkların , pisliklerin bodrum katına attığın düşünün. Bu gemiyle içi temizlenen gemi arasında nasıl bir fark vardır? Diye sordum. Ve cevaplar gelmeye başladı. * Geminin hızı azalır * Çok yakıt yakar * Manevra kabiliyeti azalır * Gemi çabuk deforme olur Peki bodrumunun temiz bir geminin durumu nasıldır?* Geminin hızı normal * Normal yakıt yakar * Motoru rahat çalışır * Ömrü normal zamanda biter Bilgisayar öğretmeni danımşanım, sosyal fobiye yakın çekingenlik, panik , heyecan ve kendisine ifade etmeme gibi birçok sorundan dolayı gelmişti.Ben ona bu gemi örneğini verince o da bana o da bana anlattığını ifade etmek için şu güzel örneği verdi. Bizim meslekte yani bilgisayarda ne kadar çok virüs varsa bilgisayarın hızı o kadar azalır. Virüsü temizledikçe hızı artar virüs hiç kalmazsa bilgisayar normal kapasitesinde çalışır.Anladığım kadarıyla siz bizi güçlendirmiyorsunuz sadece bilinçsiz aklımızdaki virüsleri temizliyorsunuz ve biz zaten var olan doğal gücümüze kavuşuyoruz dedi. Bende ona çok güzel tarif ettiğini söylemiştim ve oda seansların sonunda ,’artık kendimi güçlü hissediyorum ,duygularımı düşüncelerimi çok rahat ifade edebiliyorum, işyerimde çok rahatım herhalde virüsleri iyi temizlemişiz’ demişti. Bir başka öğretmen: Hocam siz geçmişi düzenlemekten bahsediyorsunuz oysa genellikle kişisel gelişim kitaplarında ve eğitimlerinde geçmişin unutulması geleceğe odaklanılası önerilir sizce bu bir çelişki değil mi? Çok güzel bir soruydu ;çünkü nlp’yle tanışmadan önce bende okuduğum kitaplardan etkilenmiştim ve geçmişin unutulması fikri bana mantıklı gelmişti.Bunu kendimde de denedim ,başka deneyenleri de gördüm fakat çokta sonuç alınamadığını gördüm.Niye sonuç alınamadığını NLPyi öğrenince anladım. Bana gelenlerin çoğu geçmişi unutamama sorunuyla gelir ;bunların bir kısmı geçmişlerinin hepsini ,bazıları ise bazı olayları yada bazı dönemleri unutmak isterler. Oysa geçmişi unutmaya çalışmak ,geçmişten kaçmak bizi zayıflatır;zaten çokta mümkün değildir.Çünkü insan geçmişinin,bugününün ve geleceğinin bütünüdür. Nasıl geleceğe karamsar baktığımızda kendimizi güçsüz ve mutsuz hissedersek ,geçmişe karamsar baktığımızda ,geçmişimizle barışık olmadığımızda da yine aynı şekilde kendimizi güçsüz hissederiz .Şimdi aklımıza şöyle bir soru gelebilir.Geçmişimiz bize acı veriyorsa nasıl geçmişimizle barışık olabiliriz’.İşte NLPnin en çok sevdiğim yönlerinden bir tanesi de NLP yle geçmişin yeniden düzenlenerek acılarının sona erdirilebilmesi ve kişinin geçmişiyle barıştırılmasıdır. Bu konu hepimizin hayatında köklü değişimler yapabilecek ,hepimize yeni bir hayat sunan,kendi iç dünyamızı istediğimiz şekilde geliştirebilme imkanı sunan çok önemli bir konu olduğu için size bir örnek vermek istiyorum. Bana gelen bir doktor arkadaşım girişimci olamadığından , önüne çıkan imkanları değerlendiremediğinden ,risk almaktan korktuğundan bahsetmişti. NLP ,nin ona uygun yöntemiyle iç dünyasına girip baktığımızda, çocukluk döneminde babası yurtdışında olduğu için annesinin onu çok koruması ,onun hayatı tanımasına engel olması ve yaşadığı bir takım ezikliklerden dolayı kendine olan güveninin ve hayata karşı cesaretinin azaldığını gördük.Ona geçmişini yeniden düzenlememiz gerektiğini söylediğimde;o da bana’ geçmişe dönmek bana sıkıntı veriyor , bu yüzden bu yaşıma kadar geçmişimden hep kaçtım ,şimdide geçmişe dönmemin bana sıkıntı vermesinden korkuyorum’ dedi.Bende ona ;eğer geçmişe şimdi dönüp geçmişini düzenlersek ,geçmişin acılarını bitirip geçmişinle barışırsan sıkıntıyı bir kere yaşarsın , ömür boyu rahat edersin ;eğer geçmişe dönüp acıları bitirmezsek sen (bilinçli aklın) belki farkında olursun ,beklide olmazsın ama ömür boyu bu acılarla yaşarsın dedim .O da biraz düşündükten sonra haklısın başlayalım dedi.Son seansta, artık gülümseyen yüzü ,parlayan gözleriyle ve huzur dolu kalbiyle sürekli geçmişinden bahsediyordu…
Hakkımda
- fatoş
- Samsun/merkez, Türkiye
- 19 Mayıs 1981 Vezirköprü doğumlu..23 Nisan ilköğretim,Anadolu Meslek Lisesi Bilgisayar bölümü,O.M.Ü Amasya meslek yüksekokulu bilgisayar programcılığı,O.M.Ü BÖTE 3.sınıf öğrencisi..BBBÖ Eğitmeni, Kurucusu olduğu OMÜ BTK(Bilgisayar ve Teknoloji Kulubü) Denetleme Kurulu Üyesi,eğlenceli bir arkadaş, gerçek bir dost, kimine göre gıcık kimine göre uyuz ama genelde sevimli:):)Bilinen diğer adlarım idealist_kuzu(en çok kullandığım) aslı Sürüden ayrılan idealist kuzu olduğu halde kısaltarak böyle kullanıyorum arkadaşlar onu da kısaltıp kuzum derler genelde:),bitlilimon(çok yeni),Bitli Böteli,elma kurdu, fat(arkadaşların en çok kullandığı)""fatma fatma nereye kaadr artık fatıcam"" dedim adım fat kaldı:S
16 Temmuz 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)